HALİL ÖZCAN

Toplumumuzun mazisinde sözün ve söz söylemenin hâkimiyetini, kibar-ı kelamın kıymetini, hali hayatımızda da lafın para ettiğini üzülerek görüyoruz.
Günümüzde her şey süratle değişiyor. Bu değişim bizim toplumumuzda budalaca, aptalca yapılan taklitten başka bir şey değildir.
Ne hallere düştük, düşürüldük. Başkalarına benzeme çabamız günlük hayatımızdan kişisel tavır ve davranışlarımıza, kültürümüzden, yeme ve içme adabına kadar her noktada kendisini hissettirmektedir.
Durum içler acısı.
Bize ne oldu?
Neden, nasıl, niçin bu hallere düşürüldük sorularına cevap bulmamız gerekiyor.
Bu taklitçilikten tabiatıyla dilimizde nasibini almaktadır. Yabancı kökenli kelime yazmak büyüleyiciymiş.
Çarşı pazar gezerken özellikle şehir merkezlerinde sanki başka memleketlerin çarşı pazarında sanıyor insan kendini. Etrafta gördüğünüz yazıya çiziye bakınca, reklam levhalarını, işyeri tabelalarını görünce.
Nedir bu kadar yabancı hayranlığı şaşırmıyorsunuz artık.
Söz edemeyenler, insanları laf ve lafebeliği ile idare etmeye çalışıyorlar. Makalesi, şiiri, müziği maalesef böyle. Devir değişmiş, lafebeliği yapan kazanıyor. Laf sokmak sanat haline gelmiş.
Adı da şovmenlik. Hokkabazlık yani. Geyik muhabbeti revaçta.
Herifler TV. ‘de şovmenlik yarışındalar, sabahtan akşama izliyorsunuz. Kitleler bir kişinin ağzından çıkacak ve onları çıldırtacak derecede güldürecek ve birilerine nasıl laf sokacağını pür dikkat bekliyorlar.
Tamam, da ne oluyor sonuçta biliyor musunuz?
Cambaz ipte yürürken merakla kendisine baktırıyor, bu arada hırsız cebinizi buharlaştırıyor. Biz ağzımızı açmış bakarken nelerimize mal oluyor.
Olayları fark edemedik diyemeyiz, madem böyle ağlanacak halimize biraz gülelim.
Madem laf sokmak pirim yapıyor şimdi dik alasından bir lafta ben sokayım da çıkaramayanlar gocunsun bakalım.
Bizim Çevik Bey hazretleri sabah saat: 07.00’de CASİO marka masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı. PUFFY yorganını kaldırdı. HUGO BOSS pijamalarını çıkarıp, ADİDAS terliklerini giydi. WC’ye uğradıktan sonra banyoya geçti. CLEAR şampuan ve PROTEX sabunuyla duşunu aldı. COLGATE ile dişlerini fırçaladı. ROWENTA ile saçlarını kuruttu. BİLL’a gömleğini ve PİERRE CARDİN takımını giydi. LİPTON çayını içti. SONY TV den medya özetlerine bir göz attı. FLASH haberleri izledi. CİTİZEN kol saatine baktı. Aile fertlerine toptan “ÇAV” deyip HYUNDAİ otomobiline bindi. BLAUPUNKT radyosunu açarak ROCK müziği buldu. Ağzına bir POLO şeker attı. Şehrin göbeğindeki MEGA CENTER deki OFİSİ ne varınca, FUJİTSU-SIEMENS bilgisayarını çalıştırıp MİKROSOFT EXCEL’e girdi. OFİSBOY dan NESCAFE sini istedi. Saat 10.00 a doğru açlığını yatıştırmak için GRİSSİN’i yedi. Öğleyin WİMPY’S FAST FOOD kafeteryaya gitti. Ayaküstü COCA COLA ve HAMBURGER’ i mideye indirdi. CAMEL sigarasını yakıp STAR gazetesini karıştırdı. Akşamüzeri iş çıkışı İMAGE BAR’ a uğrayıp JB‘sini yudumladı. Sonra köşedeki SHOPPİNG CENTER’a uğrayıp eşinin sipariş ettiği PERSİL SUPRA deterjan ACE çamaşır suyu, ARİEL MATİK tozu ve PALMOLİVE şampuan GALA tuvalet kâğıdı, SPRİTE gazoz ve JHONSON kolonyayı alarak kasaya yanaştı. BONUS kartıyla ödemeyi yaptı.
Hafta sonu ise eşi Münevver hanımla GALLERİA’ ya gidip SHOWROOM’ ları dolaşıp KINETİX ayakkabı LEE COOPER BLUE JEAN satın aldı. Akşam bir gazetenin verdiği TV. ‘de GUİDE’ a göz atan Çevik bey, kanallar arası ZAPPING yaparak, FIRST CLASS, TOP SECRET, PAPARAZZİ gibi programları izledi. Aynı zamanda DUTDOOR dergisini karıştırdı. Saat 22.00 ye doğru SHOW TV. ‘de Türk Dili üzerine bir panel başladı. Uykusu gelen Çevik Bey, TV. ’yi kapatıp, yatak odasına geçerken kendini çok mutlu hissetti. ”NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!” diye gerindi ve uyudu.
Hala da uyuyor.
Ne zaman uyanacağı da belli değil. Haberiniz olsun.
“Vesselam”