YALÇIN DİNÇ

Biz; Türk milleti, hiçbir sorunu ve tehlikeyi ciddiye almayan toplumsal bir yapıya sahibiz. İlla ki; sorun, dert, hastalık başımıza gelecek ve ondan sonra ah, vah demeye başlayacağız. Devlet yetkilileri; ‘’maske tak, mesafeyi koru, kalabalıklardan uzak dur, hijyen, temizlik çok önemli’’ diye durmadan uyarıyor. Devlet vatandaşının sağlığını tehlikede görüyor ki, bunları söylüyor. Sürekli uyarılar ve tedbirler alınıyor. Yapmayın! Uyarıları dikkate alın, gitmeyin düğünlere. Ne olur sanki? Ya, çok oynamak istiyorsan aç müziği evinde, al eline de dört kaşık sabahlara kadar oyna. Bu pislik hastalığın kim de olduğu belli değil… Bende yok, sende yokta nerden bulaşıyor böyle hızla? Herkes rahatça geziyor. Mesafe, maske yok, hijyen dikkati yok. Bakın, hastalığa yakalanıp da bu hastalığı geçiren o hastanelerde yatan, tedavi gören hastaların ne çektiğine… Bilseniz; zorunlu olmadıkça sokağa çıkmaz, insanlarla bir araya gelmek kesinlikle istemezsiniz. O insanlar ıstırap çekiyorlar. Daha birde, evlerinde karantinada kalan insanlar var. Bir sorun onlara, ‘’ne yapıyorsunuz?’’ diye. İnsanlar dünyaya geldiklerine pişmanlar. Yapmayın! Kurallara uyalım, yoksa toplum olarak çok daha sıkıntılı günler bizi bekliyor. Hem sağlık olarak hem de ekonomik olarak. Tamam, kadere inanıyoruz. Her şeyi veren de, alan da Allah. İsterse bir saniye de her şeyi bitirir. Sen eşeğini sağlam kazığa bağla da, ondan sonra Allah’a emanet et. Sen tedbirini al ve ondan sonra Allah’tan iste, ne isteyeceksen. Allah bizi yaratırken akıl vermiş. Ne yaptığımızı, ne işler çevirdiğimizi bilmiyor mu? Bu virüs dünyanın başına neden musallat oldu? Düşünen var mı? Yok galiba. Allah, insanlığa gönderdiği kutsal kitap Kuran-ı Kerim’de ne diyor? ‘’Her şeyin sahibi benim. Başınıza bir musibet geldiğinde bana yalvarıyorsunuz, el açıyorsunuz.  Dertlerden kurtulduktan sonra şükrünüz bitiyor.’’  Aklımızı başımıza alalım. Hastalıklarla yaşamak zor. Toplum olarak vurdumduymazlığı bırakalım. Hayat ve ülkemiz yaşamaya değer.

Sağlıcakla kalın!