HALİL ÖZCAN

Kudüs derdimiz,  yaramız. Sapanla, acımasız silahlara karşı savunan küçük yavrular, ölümüne direnen, kadınlar demek Kudüs. Cenab-ı Hakk’ın mübarek kıldığı topraklarda, İbrahimi dinlerin mukaddes mekanları ve   Mescid-i Aksa’yı  (Uzak Mescit)  içinde barındıran kadim şehir  Kudüs. Bir zamanlar taşında, toprağında peygamberlerden izler taşıyan; ezan sesleriyle herkesin İslam dairesinde kardeşçe yaşadığı bir huzur şehri Kudüs. Hz. Ömer (R.A) devrinde barış, huzur, selamet ve afiyet yurdu. Defalarca Haçlı saldırılarına maruz kalan Kudüs. Küffarın elinden Selahaddin-i Eyyubi’ nin sevdasıyla kurtarılan, Osmanlı nın 1918 de İngilizlere terk etmek zorunda kaldığı sevdamız Kudüs. Yıllardır Müslümanların hep zulüm gördüğü sinesi acı ve ıstıraplarla inim inim inleyen güzel şehir Kudüs. Evi barkı yıkılmış, başlarına bombalar yağdırılmış, sokaklarda sürüklenen Müslüman Filistinli kardeşlerimizin acısı bizim içimizde hiç dinmeyen bir yara olan Kudüs. Peygamber Efendimiz ’in (S.A.V) ayak basarak miraca yükseldiği, Peygamber mekânında tüm peygamberlere namaz kıldırdığı ilk kıblemiz, bir kutlu şehir Kudüs. Bir şeyler yapamadık sana. Yapamıyoruz, utanıyoruz. Yahudiler kirli postallarıyla mescidine girdiler, bir şey yapamadık. Yüreğimiz kanadı, karalar bağladık. Yalnız değilsin sana dair fetih umutları besliyoruz. Küfürün tek millet olduğunu biliyoruz. İnancımız “Müslümanlar her ne sebeple olursa olsun kendi inançlarından taviz vererek Gayr-ı Müslime yakınlık duyamaz, onları bu anlamda dost edinemez.  “ diyor.  Acaba hangi dosttan söz edeceğiz. Suriye, Libya, Irak, İran, Mısır, S.Arabistan, BAE vs. ülkelerde olup bitenler bize gösteriyor ki, bu ülkelerin yöneticileri, ne kendi vatandaşlarına ne de diğer dindaş ülkelere dost değiller. Kâfirlerden hiç farkları yok. Bu ülkelerin liderleri halkına zulmediyor, bu yetmiyor kafir dostlarını çağırarak beraber hareket edip yakıp yıkıyor, insanları evlerinden barklarından kovuyorlar, dövüyorlar, sövüyorlar, öldürüyorlar. Seyyid kutup : “ Şu gördüğünüz Arap ordularının varlığı, İslam’ı ve Müslümanları korumak ve onları savunmak için değildir. Tam aksine bu ordular sizi, çocuklarınızı ve kadınlarınızı öldürmek için var olmuşlardır. Yahudi ve kâfirlere tek kurşun dahi sıkmazlar.” Derken bir gerçeği dile getiriyordu. Tek çözüm, Müslüman ülkeler ve Müslümanlar her şeye rağmen asgari müştereklerde bir araya gelmeleridir. Kudüs İslam ülkelerinin ortak paydasıdır. Müslümanlar olarak son yıllarda rehavete kapıldık,  misyonumuzu birilerinin sırtına yükledik. Yan gelip yatıyoruz, uyuştuk, devran hep böyle döner zannettik. Doğu Türkistan'da, Miyanmar'da, yanı başımızda Gazze'de yaşananlara alıştık, aldırmıyoruz artık. Irak ve Suriye dramı, mülteciler. Yaptığımız tek şey yardım kampanyaları. İsrail adım adım sinsi planlarını uyguluyor. Siyonist İsrail'in her saldırısı bizi canlandırıyor, bir nebze uyuşukluğumuz geçiyor o kadar. Yazık bize, biz Müslümanlara, bir avuç İsrail'e gücümüz yetmiyor diye öz eleştiri yapıyoruz. İyi ki Kudüs gibi bir davamız var. 6 Eylül 1980’de Milli Selamet Partisi Genel Başkanı merhum, Prof. Dr. Necmettin Erbakan liderliğinde Konya’da bir "Kudüs'ü Kurtarma Mitingi" düzenlenmiş, o gün :  "YA TAM SUSTURACAĞIZ, YA KAN KUSTURACAĞIZ “ diyorduk. Şimdi yeniden kıyam zamanıdır. Vesselam…