- Konya22 °C
- 21:35 - Şehitlerimiz rahmetle ve minnetle anıldı
- 23:02 - BELEDİYE'DE İRFAN KARACA DÖNEMİ BAŞLADI
- 17:28 - BAŞKAN KARACA MAZBATASINI ALDI
- 23:02 - BELEDİYE BAŞKANI İRFAN KARACA
- 23:23 - Hasan Ekici: Kadınhanılı hemşehrilerimiz GELECEK’ten ümitvârlar
- 22:07 - İrfan Karaca: ‘’Odağında sadece ilçe insanımızın olduğu 35 projemizi hayata geçireceğiz.’’
- 14:24 - Hasan Ekici: Kadınhanı Değişim İstiyor
- 17:11 - Kadınhanı’nda, Kızılay’a en fazla kan bağışı yapan isim Yalçın DİNÇ oldu
- 10:42 - YENİDEN REFAH PARTİSİ BELEDİYE BAŞKANI ADAYI SALİH SUNAY OLDU
- 14:40 - UĞUR İBRAHİM ALTAY, SEÇİM KOORDİNASYON MERKEZİ AÇILIŞINI YAPTI
- 14:01 - Karaca: ‘Gönüllere dokunmaya, büyüklerden hayır dua almaya, gençlerle sımsıkı kucaklaşmaya devam.’
- 20:27 - Saadet Partisi Belediye Başkan Adayı Cancan: ‘’İstişaresiz hizmet olmaz’’
- 14:56 - HULUSİ ÇÖKGEL, İYİ PARTİ'DEN BELEDİYE BAŞKAN ADAYI OLDU
- 15:35 - REFİK CANCAN SAADET PARTİSİ BELEDİYE BAŞKAN ADAYI OLDU
- 15:09 - AK PARTİ KADINHANI BELEDİYE BAŞKAN ADAYI İRFAN KARACA OLDU
HALİL ÖZCAN
İRAN
Sultan IV. Murad, Bağdat seferi sırasında kurduğu divanında müzakere yapılıp, herkes düşüncesini söylemekte iken dışarıda ahırların birindeki eşeklerde anırmaya başlamış, bunun üzerine Padişah: “ Hep bir ağızdan konuşmayın, zira dışarıda zırlayanla içeride dırlayanı fark edemiyoruz.” Son günlerde cereyan eden dünya kamu oyu tarafından da endişe ile takip edilen ABD-İRAN ilişkileri üzerine ve keza öldürülen İranlı Komutan Kasım Süleymani hakkında da “ Şehittir, değildir” tartışmaları hem içerde hem dışarıda zırlayan dırlayan bir alay sözüm ona ulema, yazar çizer tarafından kamu oyu meşgul ediliyor, ancak işin özüne kimse temas etmiyor böylece kafalar karıştırılmaya çalışılıyor. Bunlardan biri çıkıp 628 yılında, Allah Resul’ünün değişik ülke başkanları ve emirleriyle birlikte, İran Kralı Kisra'ya da bir tebliğ mektubu gönderdiğinden bahsetmiyor. Evet, bu mektup İslam ile İran arasında gerçekleşen ilk diplomatik ilişkidir. Yine bu mektup, zahiri kuvvetlerine bakınca hiç de bir zayıfın güçlüye yazacağı türden bir mektup değildir. "Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla; Allah Resulü Muhammed'den, İranlıların büyüğü Kisra'ya; Selam, hakikat yolunu izleyip Allah'a ve Resulüne iman edenlerin ve Allah'tan başka İlah olmadığına, O'nun bir ve ortaksız olduğuna ve Muhammed'in O'nun kulu ve Resulü olduğuna şehadet edenlerin üzerine olsun! Seni İslam'ı kabule çağırıyorum. Zira ben, Allah'ın kalbleri diri ve akılları başında olanları uyarmak, kafirler hakkında da o azap sözü gerçekleşmek üzere bütün insanlara göndermiş olduğu peygamberiyim! Şimdi İslam'a teslim ol ve felaha er. Eğer reddedersen, o zaman Mecusilerin günahları da senin üzerine olacaktır." Abdullah b. Huzafe'nin Kisra'ya uzattığı bu mektup daha yeni okunmaya başlamıştı ki, İran Şahı, Peygamberin isminin kendisinden önce geçtiğini duyunca kızıp bağırmaya başlar. Daha mektupta ne denildiğini anlamadan mektubu alıp yırtar. "O benim bir kölem durumunda bulunduğu halde, bana böyle yazıyor ha!" der. Huzafe, Medine'ye Efendimizin yanına vardığında, bu kızgınlık, hemen aynı şiddette karşı tepkisini bulur. Efendimiz, "Onlar da parça parça olsunlar. O, benim mektubumu parçaladı ha? Allah da onun mülk ve saltanatını parçalasın! O, kendi eliyle mülk ve saltanatını parçalamış oldu! Allah'ım! Onun mülk ve saltanatını parçala!" diye beddua eder. Tarihi sebepleri yan yana koyup baktığımızda, 636 yılında İran'ın Müslüman Arapların eline geçmesinde, bu bedduadan daha büyük bir sebep görmek mümkün değildir. İran’ın Hz.Ömer döneminde fethiyle birlikte başlayan düşmanlıkları günümüze kadar sürmüş Hz.Ebubekir, Hz.Ömer, Hz.Osman ve Hz.Aişe validemize ağza alınmayacak küfürler savuran kavmiyetçi bir mezhebin bir meşrebin temsilcisi olmuşlardır. Şiilikten dönen bir alim olan Ayetullah Berkai : “ İran da Hristiyan, Yahudi, Seküler, hatta dinsiz bile inancını güvenle ve özgürce yaşama hakkına sahiptir. Sadece Sünniler bu haklardan mahrumdurlar.” Demektedir. Özetle bunların akideleri bozuktur. Hoş görmüyoruz. Eğer İmam Azam Ebu Hanife “ Ehl-i Kıbleye kafir demeyin.” Dememiş olsaydı çekinmeden diyeceğimizi derdik. Öldürülen adamın Suriye de ,Irak’ta Lübnan da, Yemende Irak ta ne haltlar karıştırdığını oralarda evsiz, barksız yetim kalan çocuklara, ırzına geçilen kadınlara sormak gerekir.İranlıları Ehl-i Kıble olmaları sebebiyle iş başa düşerse elbette sahipleneceğiz, kerhen de olsa yanlarında olacağız ama bu hakikatlere kulak vermemiz gerekir diye düşünüyorum. Ves’selam…
- Yorum Ekle
- Arkadaşına Gönder
- Yazdır
- Yukarı
Haber Yazılımı: CM Bilişim