Bakıyorum, bir köylü kadını bizim buralarda ev ekmeği veya bazlama dedikleri ekmeği kucağına basmış kocasıyla evine götürüyor. Evinde kendi yapabileceği basit bir ekmeği, yıllar önce üretici olan evlerinde mis gibi doğal tereyağları, köy yumurtası denen yumurtayı üreten, kese yoğurtları yapan, o güzelim mis gibi peynirleri üreten köylü kadınları kendileri de pazarlardan almaya başladı. Neymiş efendin kim yapacakmış…Gençler; daha 18 yaşında ben devlet dairesine bir kapağı atayım, ayda 8 gün tatilim olsun, yılda 1 ay tatilim olsun ama çabuk zengin olayım diye çabalıyor. Nasıl zengin olunuyorsa. İnsanlar yıllarca çalışıp kazanıyor öyle bir yere geliyor ama ömrü gidiyor onu önemseyen yok.
İnsanlar vefayı unutmuş. İnsanlar ahlakı unutmuş. İnsanlar dostluğu unutmuş. İnsanlar iyiliği unutmuş. İnsanlar Allah’ı unutmuş. İnsanlar paylaşmayı unutmuş. İnsanlar beraber yasamayı unutmuş. Var mı yok mu para. Din, iman para. Helal haram para. İnsanlar ölmeyecekmiş gibi yaşıyor.
Hocanın biri diyor ya; ‘CENNET BEDEVA, CEGENNEM PARAYNAN’ diye… Bu adam niye böyle diyor diye düşündüm. Doğru ya, Cehenneme girmek için para saçıyor insanlar. İçki içiyor para veriyor, fuhuş yapıyor para veriyor, kumar oynuyor para veriyor. Allah’ın haram kıldığı her şeyi parayla yapıyor. Cennete girmek için ne yapıyor? Para harcıyor mu? Hayır… Varın siz düşünün. Kurumlarda işe girmek için insanlar çaba harcıyor. İşe girdiği an ise devletin kurumundaki işi yavaşlatmak için çaba harcıyor. İnsanlar; Allah’ın dediklerine değil de, Allah dostu dedikleri cemaat liderlerinin dediklerine riayet ediyor.
Aile büyükleri diye anılan arsızlar, adiler; kendi gelinlerine, konu komşunun kadın-kızlarına sarkıntılık ediyor. Fuhuş almış başını gidiyor. Bırakın büyükşehirleri, ilçelerde sarkıntılık, fuhuş, taciz dosyaları çoğalmaya başladı. Onlarca, yüzlerce dava açılıyor artık. Uyuşturucu illeti köylere kadar indi. Kimin ne sattığı belli değil. Uyuşturucu satıcıları kendi çocuklarını düşünmediği gibi toplumun gençlerini kısa yoldan para kazanma uğruna zehirliyor.
Kurumlara bakıyorum, herkeste bir sakal sevdası. Neymiş efendim Peygamber efendimizin sünnetiymiş. İyi güzel ama O güzel Allah’ın elçisinin dediği namaz var mı? Yok. Adalet var mı? Yok. Hak var mı? Yok. Ahlak var mı? Yok. Allah korkusu var mı? Yok… O zaman öbür dünyada bir tek sakal mı, sizi kurtaracak? Riyakârlıktan başka bir şey değil.
Her Cuma namazlarının sonunda, ‘şu cami yapılıyor, yardım’ diye para toplanıyor. İhtiyaç olan yerlere yaptırılsın ama cemaat var mı? Yok. Birçok cami de hoca yok. Camilerde imam, müezzin açığı çok. Cami yapıldığı zaman her iş bitiyor sanki. Atama var mı? Yok.
Vay bu ülkenin insanının haline… Ne olur halimiz, bilmiyorum.
Bir siyasettir almış başını gidiyor. O makamlar kimsenin babasının malı değil. Biri gider diğeri gelir. Devlette devamlılık esastır.
Bu yazı toplam 1012 defa okunmuştur.