- Konya10 °C
- 17:51 - İÇİL AİLESİ’NİN BAŞI SAĞOLSUN
- 12:02 - İLÇE JANDARMA'DAN UYUŞTURUCUYA GEÇİT YOK
- 18:04 - Trafik ekipleri okul servisi denetimlerine devam ediyor
- 16:36 - Yeniden Refah Partisi İlçe Başkanı Küçükakdeniz oldu
- 18:04 - EMNİYET'TEN MAZHAR UĞURLU OLAYINA İLİŞKİN YENİ GÖZALTILAR
- 22:36 - KADINHANI TARİHİ'NİN İLK KADIN BELEDİYE BAŞKANI ADAY ADAYI
- 10:23 - UYUŞTURUCU İLE KARARLI MÜCADELE DEVAM EDİYOR
- 22:04 - BELEDİYE BAŞKANI ADAY ADAYI MI OLACAK? AK PARTİ İLÇE BAŞKANI İRFAN KARACA İSTİFA ETTİ
- 22:00 - KADINHANI'NA KESİMHANE YAPILIYOR
- 21:55 - Başkan Badem, Zabıta Haftası’nı kutladı
- 21:53 - Atlantı, Kolukısa ve Osmancık’a yeni hizmet araçları tahsis edildi
- 19:49 - Zafer Bayramı’nda Şehitlerimiz ziyaret edildi
- 19:47 - 800. Kuruluş Yıl Dönümü Kutlamaları ve Tahinli Pide Festivali büyük ilgi gördü
- 21:08 - KADINHANI'NIN YENİ KAYMAKAMI BAYTOK OLDU
- 19:55 - KADINHANI'NDA NOHUT GÜNÜ
HALİL ÖZCAN





ADIMIZ VE MESLEKLERİMİZ TABİATIMIZA YANSIMALI MI?
Sure-i Fetih’in son ayeti , Efendimiz’in (SAV) adının açıkça geçtiği ayetlerdendir. Orada ken-disinin Allah'ın (CC) elçisi olduğu ifade edildikten sonra onunla birlikte olan Mü'minlerin "Kafirlere karşı şiddetli ve çetin, kendi aralarında ise merhametli" oldukları buyrulur. Aynı zamanda onların rüku ve secde ederek Allah'ın lütuf ve rızasını istedikleri belirtilir. İşte bunla-rın "Secde eseri nişanlarının yüzlerine yansıdığı" vurgulanır. Yani testide ne varsa dışına o sızar. Kişinin ismi ve mesleği , yaşamına , tabiatına yansımalıdır. Bir camide namaz kılıyorsu-nuz. Huzur duyuyor, kıraattan hoşlanıyorsunuz. Arkasında namaz kıldığınız görevliyi cami dı-şında gördüğünüzde kılık kıyafet ve davranışlarına bakıp acaba bu Hoca O hocamıydı diye şaşırıyorsunuz. Hasbelkader bir mektebe ziyarete gitseniz okul Müdürü ile görüşmek isteseniz “İşte O” diye gösteriliyor. Önce kafanızdaki Müdüre sonra karşınızdaki Müdüre bakıyor "Hayret, şimdi Müdürler böyle mi oldu" demekten kendinizi alamıyorsunuz. Aylık, geliri sınır-lı olduğunu bildiğiniz birisiyle karşılaşıyorsunuz. Borcu ve sıkıntılardan beli bükülmüş, çocukları dahil herkesin elinde her biri asgari ücret değerinde akıllı cep telefonu. Ortada böyle tuhaf durumlar var. Biri size ilk gördüğün kişinin mesleğini tahmin et dese, durup uzun süre düşünmeniz lazım. Yine de söylesek tutma oranı zayıf. Herkes her meslekten anladığını söylü-yor. Lacivert takım ciğer kırmızısı kravat , hele hele alımlı çalımlı rozet, parmağına akik taşlı bir yüzük takmış takıştırmışsa aldatılmanız an meselesi. Kuzu postundan kurt çıkabiliyor. Hayra mı yormak lazım şerre mi? Modern dünya böyle galiba. Eskiden derviş derviş gibi, hoca hoca gibi, kadı kadı gibi, müftü müftü gibi, hekim hekim gibi giyinir ve davranırdı. Hac seyahatimizde Medine-i Münevvere de bir piri faninin ziyaretinde bulunmuştuk. Bu zat aslen İzmirli olup,İsmi Mustafa Efendi idi. 80 li yıllardı “ Medeniye geleli kırk yıl oldu” demişti. Tanışırken her birimiz isimlerimizi ve memleketlerimizi söyledik. Sıra bize geldiğinde “Halil” gibi misin? demiş önce anlayamamıştım. Devamla O’nun ismini, ünvanını taşıyorsun (Hz.İbrahim A.S.) o halde O’nun gibi olacaksın çünkü o misafirperver idi. Herkes taşıdığı isimle müsemma olmalı diye tembih ve tavsiyede bulunmuştu. Bilirsiniz, kanadı kırık kuşla derviş hikayesi vardır: Hz. Süleyman hem Peygamber hem de saltanat sahibiydi. Hem insanlara hem de hayvanlara adaletle hükmederdi. Bir gün bir kuş, kanadını bir dervişin kırdı-ğından Hz.Süleyman’a şikayet eder. Suçlu dervişi buldurur, huzuruna getirtip sorar: "Bak, bu kuş senden şikayetçi. Niye kırdın kanadını?" Derviş : "Sultanım, Allah bu mahlukatı ademoğ-lunun hizmetine vermiştir. Ben, bu kuşu avlamak istedim. Yine de ona kaçması için fırsat ver-dim, fakat o bekledi. Adeta; "Gel beni tut, ne istiyorsan yap" der gibi. Ben de teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacakken kaçmaya çalıştı. O esnada da kanadını incit-tim." Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa : "Bak, bu adam da haklı… Sen niye kaçmadın? O sa-na sinsice yaklaşmamış. Neticede sen uçup kaçabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikayet ediyorsun." Kuş itiraz eder: "Efendim, bu kişi bir avcı olsaydı o zaman hemen kaçar-dım. Ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Bundan bana zarar gelmez diye düşündüm. Derviş olanın ne işi olur böyle şeylerle." Hz. Süleyman bu savunmayı beğenir ve kuşu haklı bulur. Kısasın yerine gelmesi için "Dervişin kolunun kırılması gerekir" der. Kuş: öy-le yapmayın! Ne yapayım? "Efendim, bunun kolunu kırarsanız, kolu iyileştikten sonra aynı şeyi yine yapabilir." Peki, ne yapalım? "Siz bunun üzerindeki derviş kıyafetini çıkartın. Çıkarınki diğer kuşlar benim gibi aldanmasın.”Der. Ves’selam…
Yorum Ekle
Arkadaşına Gönder
Yazdır
Yukarı
Haber Yazılımı: CM Bilişim